Türk toplumunun temel yapı taşlarından biri olan aile, birçok bireyin hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Ancak bazen aile bağları, hukuksal veya maddi nedenlerden dolayı tehdit altına girebiliyor. İşte böyle bir durum, İstanbul'un gözde mahallelerinden birinde yaşandı. Dede ve torunları, yerleşik hayatlarının tehdit altında olduğunu düşündükleri için, evlerinden tahliye edilmemek için isyan ettiler. Boş bir evde dahi olup sadece kağıt üzerinde bir hak iddia eden bir kişi, bu ailenin yıllardır sahip çıktığı yuvasından olmalarını istiyor.
Bahsi geçen aile, dededen toruna geçen bir geçmişe sahip. Dedeleri, bu evi inşa ettiğinden beri burada yaşayan aile üyeleri, evin sadece bir yapı olmadığını, bir yuva, anılar ve duygularla dolu bir yer olduğunu dile getiriyor. Dede, yıllarca çalışarak ve çabalayarak bu evi aldığını, içerisine kendi emeği ve sevgisiyle dolu anılar bıraktığını ifade ediyor. Torunları ise, bu evin kendileri için bir yaşam alanı olmanın ötesinde, büyüklerini hatırlamanın ve onlara bağlılık göstermenin bir sembolü olduğunu söylüyorlar.
Aile, yıllardır burada yaşamanın getirdiği bir aidiyet hissiyatına sahip. Ancak birçok ev gibi, bu aile de son dönemde konut sorunları ve haksız tahliyelerle boğuşmak zorunda kaldı. Evin tahliye edilme süreci, ailenin geçiminden toplumsal kimliğine kadar birçok şeyi tehdit ediyor. Dede ve torunları, evin dışındaki sorunlardan ziyade, içindeki duygusal bağların korunması gerektiğine inanıyorlar ve bu yüzden isyan ediyorlar.
Aile, hukuk yollarını kullanarak haklarını savunmaya çalıştıklarını belirtiyor. Dede, "Kendimize ait olan bu evi savunmak için her türlü yola başvuracağız. Bizim mücadelemiz sadece bu ev için değil, tüm mağdur aileler için bir örnek olacak." diyerek kararlılıklarını ifade ediyor. Torunları da büyüklerinden öğrendikleri bu mücadele azmini sürdürmekte kararlılar. Aile, çevrelerindeki komşularının ve dostlarının yanlarında olmasını istiyor. “Birlikte daha güçlü olacağımıza inanıyoruz” diyorlar.
Destek arayışları sosyal medyaya da yansıdı. Aile ihracatlarını duyurmak ve toplumsal dayanışma sağlamak amacıyla kampanya başlatmaya karar verdi. “#EvimizDeğilEvimiz” etiketiyle sosyal medyada başlattıkları kampanya, birçok insan tarafından destek gördü. Aile, bu destekle birlikte avukatları aracılığıyla haklarını koruma mücadelesinde daha güçlü hissediyor.
İstanbul'da yaşanan bu olay, yalnızca bu ailenin hikayesi değil, aynı zamanda diğer ailelerin durumu için de bir uyarı niteliği taşıyor. Kentlerde artan konut fiyatları ve sosyal adaletsizlik, birçok insanı zor durumda bırakmakta. Aileler, sadece evlerini değil, aynı zamanda yaşam alanlarını, anılarını ve kimliklerini de kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmakta.
Dede ve torunları, yaşadıkları evden tahliye edilmemek için savaşacaklarını belirtiyorlar. “Bizim için burası, yalnızca bir ev değil. Anılarımız, kimliğimiz, her şeyimiz burada. Bizi buradan ayıramazlar.” diyerek, yaşadıkları mücadeleyi ve kararlılıklarını vurguluyorlar. Bu hikaye, tüm toplumu saran bir adalet arayışına dönüşecek mi? Zamanla göreceğiz. Ancak bir şey kesin: Bu aile, evlerini ve anılarını korumak adına verdikleri mücadelede yalnız değil.
Yaşananlar, toplumsal bilincin ve dayanışmanın önemini bir kez daha gösteriyor. Bu tür olaylar, bireyler ve aileler arasında daha güçlü bir dayanışma ve destek ağı oluşturma ihtiyacını doğuruyor. Şimdi, bu ailenin sesine kulak verme zamanı! Belki de değişimin başlangıcı, insanları bir araya getiren bu tür hikayelerde saklıdır.