Son dönemde Türkiye'nin gündemini sarsan cinayet davalarından biri, 18 yaşındaki Erva'nın trajik ölümü üzerine odaklandı. Genç kız, geçtiğimiz yıl yalnızca birkaç saat içinde katledilip cesedinin parçalarına ayrılmasıyla ülke genelinde büyük bir infial yaratmıştı. Olayın çevresinde yaşanan gelişmeler ve ardından gelen mahkeme süreci, sadece aile için değil; tüm toplum için bir acı hatıra olarak kalacak. Erva’yı katleden zanlının alacağı ceza, adaletin yerini bulup bulmadığı konusunda da çeşitli tartışmalara yol açtı.
Olay, genç kızın kaybolmasıyla başladı. Erva'nın ailesi, kızlarının uzun süre eve dönmemesi üzerine hemen polise başvurdu. Yapılan araştırmalar sonucunda, Erva’nın en son görüldüğü yerin bir parka yakın olduğu tespit edildi. Erva’nın kayboluşunun ardındaki sır perdesi, yapılan araştırmalarla yavaş yavaş aralandı. Kızın üzerinde son görülen kişinin, daha önce de benzer suçlardan sabıkalı olan 30 yaşındaki Fehmi A. olduğu belirlenince, polis derhal harekete geçti. Katil zanlısı, kısa sürede gözaltına alındı ve sorguya alındığında, olayla ilgili çelişkili ifadeler vermeye başladı.
Erva'nın cesedinin bulunması ise daha kan dondurucu bir gerçek haline geldi. Fehmi A.’nın, genç kızı önce kaçırıp daha sonra zorla alıkoyduktan sonra vahşice öldürdüğü ve ardından cesedini parçalara ayırarak çeşitli noktalara attığı öğrenildi. Bu detaylar, hem sosyal medyada hem de ulusal basında geniş yankı buldu ve toplumda büyük bir öfke dalgası yaratmıştı. Erva'nın kaybıyla birlikte kamuoyunda "Kadın cinayetlerine dur!" kampanyaları hız kazanmış; kadınların güvenliği ve yaşadıkları şiddetle ilgili daha fazla farkındalık yaratılması gerektiği vurgulanmıştı.
Olayla ilgili olarak başlatılan mahkeme süreci, ülke genelinde yoğun bir ilgiyle takip edildi. Gerek Erva’nın ailesinin avukatları, gerekse toplumdestekçileri, adaletin bir an önce yerini bulmasını talep etti. Fehmi A. hakkında açılan dava, cinayet, hürriyetten yoksun kılma ve cesedi yok etme gibi çeşitli suçlamalarla genişletildi. Mahkeme sürecinin zorlu geçmesi, duruşmaların insanı derinden etkileyen tanık ifadeleriyle devam etti. Gözler, savcılığın talep ettiği ceza süresindeydi. Nihayetinde, yüksek ceza talebi göz önüne alındığında katil zanlısı için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kararı verildi.
Mahkeme heyeti, kararın arkasında yatan gerekçeleri detaylı bir şekilde açıkladı. Adaletin yerini bulmasının sadece kurbanın yakınları açısından değil, aynı zamanda toplumun da oldukça önemli olduğunu vurguladı. “Bireylerin güvenliği, toplumun huzuru için gereklidir” diyerek, gelecek nesillere bu tür suçların önlenmesi konusunda örnek teşkil eden bir karar verdiklerini belirttiler. Bu kararın ardından Erva’nın ailesi, ilk defa bir nebze olsun rahat bir nefes alabileceğini ifade ederek toplumun desteği için teşekkür etti.
Öte yandan, bu tür olayların tekrar yaşanmaması için toplumda daha fazla farkındalık ve koruma mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiği konusunda hemfikir olan birçok sosyal grup, protesto ve yürüyüşler düzenlemeye devam ediyor. Kadın cinayetleriyle ilgili yasaların daha da sertleştirilmesi gerektiği, kamuoyunda tartışılan bir diğer önemli konu. Elbette bu cinayet, sadece Erva'yı değil, ailesini, arkadaşlarını ve tüm toplumu derinden yaraladı. Var olan yasaların etkin bir biçimde işlevsel olması, devlete olan güvenin yeniden tesis edilmesine yardımcı olacak.
Tüm bu yaşananlar ışığında, Erva’nın adı, adalet arayışındaki birçok kadın için bir simge haline geldi. “Erva’yı unutmadık, unutmayacağız!” mottosuyla birçok sosyal medya kampanyası yürütülmekte ve tüm Türkiye'de mağdur kadınlara yönelik destek çalışmalarına devam edilmektedir. Erva’nın cinayetinin ardından, kadın cinayetlerine karşı önlemlerin artırılması, toplumsal hareketlerin daima sürdürülebilir kılınması gerektiği gerçeği daha net bir şekilde ortaya çıkmıştır.